20 Ağustos 2008 Çarşamba

SUZAN


Merhaba Suzan...

geç kaldın bu akşam..hayırdır,nerelerdeydin ? niçin haber vermedin...anladım İsmet’e uğradın yolda.mıncıklattın poponu vurdun yollara.ağzındaki rakı kokusundan anlamalıydım oysa.neyse otur yanıma..anlatacaklarım var sana.

hani biz , yani ikimiz bazı geceler fasıl yapıyoruz ya.. ben sazımla bam teline vururken,sen bülbül misali şakıyosun ya, Leyla’ya inat,Mecnun’a nazaran..hani ben her molada kahvemi gözlerinin içine bakıp bakıp yudumluyorum ya..arada bir kaptırıp kolumu atıyorum ya omuzuna..gece gündüz telefon açıpta soruyorum ya halini hatrını..

dur dur, ben en iyisi en baştan anlatayım..sen rahat ol ne olur.yak sigaranı,yaslan arkana..anlatacaklarım çok uzundur..24 senedir içimde saklı durur..


aynı mahallede saklanbaç oynarken anladım bunu..yanı başında koca gövdemi saklarken sobelenmek umrumda değildi çünkü..ebe olduğumda ilk önce seni aramanın tesadüf olmadığı gibi.henüz 9 yaşında iken,beslenme çantasına iki dilim salçalı ekmek,iki şişe gazoz,iki tane selpak koyan bir çocuktum ben..ödevlerini, birini kendi defterine,diğerini de sana getirmek için çizgisiz kağıtlara işleyen çalışkan bir öğrenciydim.beni en iyi arkadaşın olarak seçtiğinde bile sana kızgın değildim.evin yolunu tutarken ayağına takılan taşları hep sonradan ben temizlerdim..mahalleye asfalt döşensin diye başbakana mektup yazan deli bir velettim..herkes doktor,öğretmen olmak isterken,ben kocan olmayı çoktan meslek seçmiştim..

__
uğurrrr ...

Dur Suzan…Allah aşkına..anlatıpda kurtulayım..yoksa yazık olacak hem sana hem bana..

sonra lise..kızardım sana,karışırdım etek boyuna..e arkadaşındım senin gözünde,hakkım vardı buna.sana bakanlar,gözleri mor gelirdi okula..daha çok haşlardım onları da bırakmasaydım okulu,tutmasaydım sanayi yolunu...zaman geçti bitirdin liseyi.önce Orhan’ı seçtin sevgili,sustum..sonra Kemal’i..yine sustum..sonra İbrahim’i..hani şu demircinin oğlu..işte o zaman çok kızdım sana.. keşke biraz haysiyet biraz şeref olsaydı seçtiğin adam da ...birazda yüreğin bana kaysa..gözlerin arkadaş gibi bakmasa..

neyse..ve ismet..benim en samimi arkadaşım..duyunca ikinizi cayır cayır yanmıştım..sigaradan bile nefret ederken,denizler dolusu rakıyla yıkanmış,defalarca kaçıp gitmeyi denesem de seni bırakamamıştım..sen son aşkın İsmet’e ben sana aşıktım..

__uğurrrrrrrrrr..

dur Suzan az kaldı..zaten balık battı,olan oldu,kesme sözümü...

24 senedir ben büyüttüm seni be kız..taaa çocukluktan beri içimdesin..kanser gibi bir şeysin..neşter vurulan her yere yayıldın..her yere bulaştın.saçımdaki telden,en yaramaz hücrelerime kadar...aşkının komasına giricem tez zamanda..ölürsem falan bilsinler ki,otopside içimden sen çıkacaksın,doktorlar buna şaşırmasın..işte gerçek..seviyorum seniii..

___uğurrrrrrrrrrr

efendim Suzan...

___ne Suzan’ı oğlum, sabah 8 oldu geç kalacaksın işe,kovulacaksın bu gidişle..kalk hadi çayın hazır....
af edersin anne,uyuyakalmışım...Suzan aradı mı bu gece?

Uğur KÖKSAL

1 Ağustos 2008 Cuma

KIZIM İÇİN


seni ben büyütücem kızım..alın yazım..daha çok küçük yaşın..babanı anlaman için var daha zamanın..

sen dinle sadece,annenden yadigar beşiğinde..em parmağını yine,bir ağla bir gülümse,nede olsa hayat henüz tozpembe..babanı net görüyormusun? o bile şüphe..
neyse kızım ben anlatayım sen dinle..

18 lik bir cehennemdim evlendiğimde annenle..bıyıklarım terlememişti henüz…nasıl olduysa,tanıştık bir yolda..kaybetmiş sokağını,bana baktı,yaklaştı....tarif ettim,”teşekkürler” dedi,adımlarını esirgemedi..peşinden baban da gitti ve sabaha kadar kapısında bekledi..işine giderken annen, baban hep takip etti.annen hiç bilmedi...

fark ettiğin de beni 19 luk bir durgun suydum..dayanamayıp adını sordum.yinemi sensin dercisine bakarken annen,boynumu büktüm.kısık sesiyle EYLÜL diyince hayata döndüm.velhasıl o gün bugün benim doğum günüm.sonra her gün buluştuk.her öğlen molasında aldım,köftecide oturduk..martılara baktık,sahillerde dalgalandık,zaman zaman ağladık,kavgalar yaptık,ama hep sadık kaldık.

20 sinde uğurladı beni askere..meşhurdu o zamanlar Esmeray’dan gel tezkere.bir ranzanın altında şafak sayarken,bana mektuplar yazardı annen…meydan okurdum,dosta düşmana.sayılı günler güneşe ulaştığında,biletimi alıp yola çıktığımda alfabem kavuşmaktan ibaretti..terminale vardığımızda siyah saçlarıyla beni bekleyen senin annendi..ağlamaktan seni seviyorum bile diyememişti..

sonra kızım, bir ilk bahar akşamı buluştuk cennet çay bahçesinde.babanın ellerine güller çok yakışmıştı, görmeliydin sende,birde üstümde takım elbise..hazırdım evlenme teklifini etmeye..annen ise gülüyordu durmaksızın benim bu acemiliğime.hayatımda hiç etmedim ki,nerden bilecem dimi..toplamışken cesaretimi,tutmuşken elini,garson çay getirdi..ben sinirlendim annen gülüverdi..tespihimden bir boncuk daha atarken ipin ardına, yakından bir ses “evet” dedi.annen parmağını çoktan uzatmıştı başımı kaldırıp baktığımda...velhasıl taktım yüzüğü sonunda ve başladık aynı çatıda hayat kavgamıza..tatlı ve güzel..

2. senemizde seni istedik kızım delice..yatağını döşeğini papuçlarını adını herşeyi hazırlamıştık..doktordan gelecek habere kalmıştık.iş dönüşü verdi annen haberini.kızım geliyordu gözümdeki yaşlarla..bir dünya daha oluyordu tek göz odamızda..babası iyi bakacaktı hem anasına hem kızına,tabağı,kaşığı,yastığı, yorganı olmasa da..

aylar geçti..annen sana 8 ay 17 günlük gebeydi..bir gece kaldırdı beni..DİNLE KIZIM UYUMA ,BURASI ÖNEMLİ....

gittik hastaneye.korku ve endişeyle.birazda neşeyle..sen geleceksinya o sebeple..yoğun bakıma aldıklarında anneni,bir paket sigara çoktan bitmişti..eylül yaprakları içime işlemişti..önce hemşire geldi,baktı uzun uzun..sonra doktor peşine.baktı gözlerime.korktum.bir kızınız oldu dedi,dayanamadım öptüm.haykırdım zıpladım.sanki ben doğmuştum..oturttular beni bir köşeye.dediler ki; “şimdi bizi iyi dinle”..”bakmakla yükümlüsün küçük EYLÜLE”..”annesi olmasa bile”..”kızını al git”..”annesi burda dursun..””BAŞIN SAĞOLSUN....””

babanı tutamadılar kızım.dağıttım yıktım..seni verdiklerinde sustum...sadece sustum.......
şimdi 1 yaşını kutluyorsun..doğum günün kutlu olsun...
baban______
uğur KÖKSAL

17 Temmuz 2008 Perşembe

hüzzam


oda ordaydı..tam çaprazımda.gelmişti yine mekana.siyah bir transparan ve ağır makyajıyla.eşlik ediyordu şarkılara..gidipte yanına oturmak olmaz.kıyafetim müsait değil.ayrıca alkolü fazla almışım.yanmışım.bütün gözler onda,dualara kalmışım.fark etmiyor bile,şanssızım..

ordaydı, tam çarprazımda.elinde bira,masada sigara,sarhoş değildi henüz,barda tek başına...hovardalar iş başında.bense demleniyordum tam çarprazında..millet eğlenirken,hüzne kadem basıyordum ona bakınca..rakıdan bir yudum aldığımda kalkıyordum yerimden.bir adım atıyordum..sigarasından bir duman çekince geri dönüp oturuyordum.hiç bir şey olmamış gibi mırıldanıoyordum yüksek ritimli melodileri..oysa aklımda zeki müren'in efkarlı eserleri..

garsonu çağırdı,bir bira daha söyledi.yokladım ceplerimi,son kuruşum bir güle değerdi.çağırdım çiçekçeyi,söyledim gidip vermesini.bikaç saniye geçmeden döndü geri.papatyaları severmiş..kabul etmemiş.çıksam içeri giremem.kalsam papatya getiremem.onu nasıl mutlu edicem ??

02 saat..son sardunyalar.bitmek üzere bakışmalar.dansa kalktı.oturmadı.delirmiş gibiydi.makyajı bozulmuş,elbisesi kırışmış,birazda yorgun du sanki,ama yinede güzeldi.fırladım piste.oynamasını bilmem,karşıma geçti..şaşırdım,çaktırmadım.iki göbek attım,baya bi kafa salladım..kimsin dedi,önce duyamadım..tekrarladı sorusunu,anca uyandım.Uğur ben dedim,güldü..oturalım mı dedim,masamı süzdü.olur dedi..afalladım...

konuşmaya başladık.garsonu çağırdı.şarap söyledi kendisine,bir birada kendime..elim bomboş cebimde..anlattı kim olduğunu.nerden,ne iş yaptığını.sıra bana geldiğinde,başladım hayat hikayeme,kız çarpılmıştı bu kamyoncu kişiliğime.sigarayı bir nefeste içime çekişime.dedim kalkınca gideriz bize,,kabul etti nazikçe...içim içime sığmıuyordu..aylardan beri aşık olduğum kadın,artık bana çok yakın.kalktık.dışarı çıktı,ben kasaya yöneldim.durumu anlattım,parasız kaldım.bir senet imzaladım,serbest kaldım..

vardık eve,,seviştik delice..sızmışız,gün ağardığında dürterek uyandırdı."acele et gitmem gerek" dedi.bende "peki" dedim.tekrar daldım.yine dürttü."efendim" dedim.."borcumu alayım" dedi.ayağa kalktım,önce anlamadım,cüzdanıma bakınca uyandım.parasını verdim uğurladım.baya bir ağladım..aradan aylar geçti.bir postacı geldi.elindeki mahkeme kağıdı idi..sordum "hayırdır" diye."bilmem" dedi.umursamadım.işlerimle uğraştım.takvim yapraklarını kopardım.2 ay sonra bir gece polis geldi eşiğe.tuttular kolumdan götürdüler nezarete..imzaladığım senet ömre bedelmiş..böyle dedi karakol müdürü....BİR OROSPU HAYATIMI SÖNDÜRDÜ..20 YIL 6 AY 18 GÜN HÜKÜM SÜRÜLDÜ..unutamadığım tek şey ise..GÜLÜŞÜYDÜ.....

Uğur köksal...

6 Temmuz 2008 Pazar

özlediğime....


özlediğime...en özlediğime...hep özleyeceğime..içimdeki özleme....

nasılda geçti zaman....küçüktük ya hani..yağmur yağıyordu..bekliyordun ya beni..suratını asıpta kızıyordun ya hani...yan yana olduğumuza inanamadığımız günleri özlüyorum işte..çekilmiş bir resmimizin dahi olmadığına kızıyorum işte..elini hep korkuyla tuttuğuma yanıyorum işte.öpemediğime,yatamadığıma dizlerine,mehtap şarkılarını söyleyemediğime,varamadığıma kıyısına dudağının..anlatamadığımı seni çok sevdiğimi..inandıramadığıma sana sadık olduğuma,aldatmadığıma...

komple özlüyorum seni..beden,ruh ayırtmaksızın..tırnağını,saçındaki bağ bozumunu,terini...gülüm bile diyemeden,bir gül dahi veremeden,koluma takıpta bahçemde gezdirmeden,bağırmadan sokaklarda adını,alamadan tadını, sığdıramadan 5 seneye bir yüzük, ağlıyorum işte.karım olmalıydın..! çocuklarıma bakmalıydın..! hayallerimizi özlüyorum işte.şimdi sen ayrı yerde, ben ayrı yerde...bekliyceğim işte...!

özlediğime..en özlediğime..hep özleyeceğime..içimdeki özleme...

90 lı yılların en sonu.radyosundaki şarkıları bir tek ona,hep ona,sadece ona çalan bir çocuk...
90 lı yılların sonu..radyosundaki şarkıları üstlenen,aşkı için dinleyen,her nakaratı onun için dillendiren bir kız....

kaçak yaşanılan bir aşkın tam ortasında yaşanılan bir bahar.yüzümüzde açardı zakkumlar.aynı şehirde takipçisiydik bedenlerimizin.çıkmaz sokakların en keyif verdiği mevsimlerin..kömür kokularına aldırmaksızın peşi gelen heyecan..güneşi, bulutu, yıldızları, yaprakları kıskanmalar..liseli bir kızın diplomalı aşkı...dedik ki kazanırız bu savaşı.akrebi bana bırak,yelkovana sapla mızrağı..saatimizin camını taşla parçaladık, zamanı durdurduk sandık ....akıp giden,dönüp duran,yerinde durmayan hayallere bakıyorduk özlemle..

özlediğime..en özlediğime..hep özleyeceğime..içimdeki özleme...

fırtınalı bir sevişmenin eseratinden kurtulamayan iki genç olduğumuzda,ergenlik sivilcesi gibi çoğaldı bütün dertler..gondol gibi sallandık,hiç dinmedi artçı depremler..kalıcı olan sevgimiz vardı,parfüm şişesinde saklı kaldı..ve anılar tomarla.kıyamıyor insan yakmaya,toplamaya..peçetelere ı love you yazıpta bir birimize uzattığımız pastane bile iflas etmiş..dondurmaların tadına varamadan tükenmiş, erimiş...üzerimizden kos koca seneler asfalt döküpte geçmiş..5 sene,, camı kırık saatimize nakış nakış işlenmiş..

en özlediğime gülüm diyemedim..gezdiremedim bahçemde..şimdi o ayrı yerde ben ayrı yerde..2000 li yıllar da nişanlısıyla birlikte..buda kapak olsun radyocunun birine...

sıradaki şarkı ; ÖZLEDİĞİME....EN ÖZLEDİĞİME...HEP ÖZLEYECEĞİME..İÇİMDEKİ ÖZLEME.....

UĞUR KÖKSAL

4 Temmuz 2008 Cuma

cinayet


Ben paralı bir katildim..öldürmek uğruna beslenir,,kan uğruna içerdim son dublemi..cehennem trenine kimleri bindirmedim ki ....

bir gün geldi biri.genç daha 20 sindeydi.son model delikanlı,zengin bi herifti.al şunun canını dedi,parasını peşin ödedi.kurbanı ise 2 gün sonra gösterdi..19 unda bir kadın.ama nasıl kadın..kurşunun işlemediği,gözlerinde can yeleği..
takip ettim her gün.onu tanımadan önce işim önde gelirdi.aşk ise silahımdaki şarjörden ibaretti..tenha bir sokağa girdiğinde asıldım tabancama,tam tetiği çekicektim ki öpüşüverdi yanına gelen bir adamla..durdum.sövdüm..öldüremediğime değil...neden benim olmadığına.evime gittim.şarap içtim..değişiyordum sanki..birazda kıskanmıştım belli..sabah olduğunda kapısına gittim.bu sefer çıkar çıkmaz vuracaktım..öğlen civarları dışarı çıktı.nişan aldığım kişi onu almaya gelen adamdı..ya sabır dedim sigaramı alevledim.dolaşmaya başladım.hayatımda ilk kez bir çocuğun başını okşadım.önüme gelen topa vurdum.iki sevgilinin fotoğrafını çektim.yaşlı bir nineyi yolun karşısına geçirdim.bir cafede sezen dinledim.dilenciye para verdim.değişiyordum..ama bugünlük mü bilmiyordum..neyse vakit gece.uyudum eve gidince.sabah telefon sesine uyandım.müşteri.. " kadın neden hala yaşıyor " diyince kimliğime büründüm.asıldım tabancama, düştüm yollara.takip ettim kadını yine soluksuzca.bir deniz kenarına gitti.ortalık sessizdi..o kadar masumdu ki,öldürmek kalleşlikti.adımlarım ona götürüyordu.yanına oturduğumda ise korkudan konuşamıyordu.azraili olduğumu bilmiyordu.
__merhaba ben UĞUR dedim.
eee ne yapabilirim ne istiyorsunuz” dedi
__sadece oturmak dedim
boş banketleri gösterdi..başım önde kalktım..üstelik haklıydı kızamadım..aşık olmamak için tanrıya yalvardım..onca akıttığım kanın cezasını kara sevdayla yaşadım..aradan dakikalar geçti yine o adam geldi..sarıldılar.deliye döndüm..içim içime sığmıyor bir ses öldür bu adamı diyordu.elim ise tabancama uzanıp duruyordu.en ufak bir harekette mermi adamın kafasında patlayacaktı ve bunu bir tek Allah biliyordu.oturdular bir kayaya..başladılar sebepsiz tartışmaya..büyüdükçe büyüyordu kavga.kalktılar ayağa,adam bir tokat asıldı kadına.. "kadınıma".. nasıl çektiysem tetiği tam adamın alnının ortasına...

uzaklaştım hemen.gece öğrendim adam ölmüş..aradan 1 hafta geçti..polis her yerde suretimi arıyor..ülkemde mülteci gibi kaçıyorum..telsizlerde adım geçiyor ben adımlarımı ona atıyorum.evinin 100 metre gerisinde bir ağacın arkasında yanan ışığına bakarken karıştı ortalık..önce diğer evden koştular,, 5 dakika sonra ambulans acı acı geldi..kadınımı sedyeyle dışarı çıkarırken fırladım yerimden.ne olduğunu soramadan kelepçelediler.cezaevinde öğrendim intihar ettiğini..düğününe 3 gün kaldığını,beni arayıp “öldür bu kadını” diyen adamın sürekli rahatsız ettiğini,,nişanlısıyla da bu yüzden tartıştığını...ve o ölüm haplarını peş peşe içmeden önce rujla aynaya seni seviyorum yazdığını...

ben hayatımda 3 kişiyi öldürdüm...kendimi..kendimi...kendimi.....

uğur KÖKSAL

19 Mayıs 2008 Pazartesi

HAKTAN


bir gece bitti...gitti...

takvim yaprağı 17 temmuzda çakılı kalmış..pütürlü duvarın üst köşesinde unutulmuş o gün..olağandı her şey..haricinde olumsuzluk yoktu.televizyon izlemiştik biraz,sonra yemek yiyip müzik dinledik.üstelik zaman zaman dizime yattığıda olmuştu..saçıma dokunduğu..abartmıyorum beni öptüğüde.peki ama biz aynı yatakta yattık..evet ama kardeşce..insan dokunamazmış ya sevdiğine..işte aynen öyle.mutluluktan ağlayışıma tanık ederken akrep ile yelkovan, sızmışım saçlarının kokusuyla.bir ten gülden daha güzel olurmuydu acaba ? yoksa herkesin aşkı zemzem mi geliyordu insana ?

18 temmuz sabahı..10 suları..açtığımda gözümü bebekleri ağlıyordu içimin..çapakları gitmeden kipriklerimin tersliği anlamıştı bedenim.koskaca yatağı kaplamış bir ben duruyordum..leylak kokulum yoktu ve ben henüz bilmiyordum..kalktım giyindim.korktuğumu belli etmedim.seslendim,ses alamadım.aşkım dedim,başımı eğdim.odalara baktım,mutfağa uğradım,,banyoda ağladım,montumu aldım ve kaçtım...saydığım 2648.ci asfalt şeridinde bir kazayla karşılaştım.bir kalabalık,ambulans sesleri,,ağlayanlar inleyenler,tartışıp panik olanlar..sağdan soldan yardıma koşanlar.umursamadım devam ettim.2649, 2650, 2651 yol bitmiyor zemini eriten güneş içime işliyordu.ha buldum ha bulacam dediğim ümitler katık oluyordu boğazıma..terimi su niyetine içtiğimde olmuştu bu apansız takipde."neden" sorusunu birkez sorabilseydim kendisine.ben gidiyorum gece ve gündüz an gibi peşimde.

7035.ci asfalt şeridinde durdum..kenarına geçtim yolun.bir sigara yaktım,bariyerlere yaslandım.nasılda yalvardım tanrıya o an.."" hızlıca geçen arabalara atsaydım vücudumu karı olurmuydu ? hadi oldu diyelim,vebali sorulurmuydu ?.. sordular diyelim,aşk ölümle bir tutulurmuydu ?. tutuldu varsayıp ahirette buluşalım.cayır cayır yanmak pahasına bir kez "neden" diye sorayım.cevap mantıklıysa o cehennemden çıkmayayım""....diye diye ilerledim..umudumu bitirdim.erittim hafızamı.başladım dönmeye geri.herşey aynı,,ağaçlar tabelelar,yol üstündeki lokantalar..asfaltlar..şeritteki aklar..2649.cu şeridin dışında..kaza anı.pişmanlığımın yoncası..yardım etmeyişimin azabı..durdum düşündüm..başımı öne eğdim yerdeki nufüs cuzdanına eğildim..çiçek pembesi..üstündeki onun resmi..ana adı kezban..baba adı hasan.doğum yeri keşan..

polis telsizlerinde anonsu geçen oydu..doktor raporlarında ex olan..otobüsün ön camından fırlayıp metrelerce sürüklenen.benim aldığım siyah eteğiyle teşhis edilen..17 temmuzda duvarda kaldı takvim yaprağı..tanımak gerekirmiş hayatı..neden diye soramadığım bi yana,yardım etmeyişim diğer tarafa..insan en sevdiğinide öldürürmüş bu dünyada...


( uyan zemzemim..kurbanın olayım.can olayım mecrana.hücrelerimi vereyim köküyle..
(uyan kimliğim..can olayım avuçlarına..söz kızmam sana.beni dudağımdaki dualarla bırakma.ruhuna fatiha....

D.T :26.02.1984
Ö.T:17.07.200__
uğur köksal

9 Mayıs 2008 Cuma

+18 ...


her zamanki boktan gecelerden biri işte..alabildiğine sigara,ve rengi soluk biralar..kafayı bulan aşklar,çekyatıma bulaşmış birkaç damla döl ve kırışık gömleklerim..açtığım son ses müzikten rahatsız olan bir tek benim.don paça otururken,zilin çalacağını nerden bilebilirdim.siyah askılı,yırtmaçlı eteği,kırmızı ojesiyle duruyordu öylece..pürüzsüz bacaklarına bir posta daha coşmayı düşünürken, bakamadım yüzündeki masumluğa.buyur ettim içeri,koydum elindeki keki bir kenarıya.çay yerine heyecan ikram ettim kadına..herşey güzel başlamıştı,alaycı bakışları olmasaydı..18 lik bir çıtır gibi görünsede, olgunluğun hat safasında 35 lik bir rakıydı aslına,,mezesiz yudumlayacağımın varmamıştı farkına..üzerime sinmiş ter kokusuna pratik çözümdü eski takıntımın hediye ettiği parfümler.jelatinden çıkardığım atlet ve penisimi sıkıştıran donum.herşeyi özel kıldı gelişiyle.peki ama ben söze nasıl girecektim bu titremeyle..

hiç bir kanalda tutti furritti yoktu.dayımdan bilirim hani, işe yaradığı olmuştu."nasılsın?" dedim ve söze girdim.."iyidir delikanlı" demesiyle delirdim.emanet oturduğu koltuk bile okşamaya başlamıştı onu.bir ben yiyemiyordum o boku.kalktı, gidicek sandım askılarını indirdi.siyah saçları omuzunu kapatsada, sığmıyordu göğüsleri üstündeki fanilaya.bakmakla yetinen bana bir çare.oturdu yanıma, "dersler nasıl gidiyor"? diye sordu."matematik kötü,,fizikten pekiyi alacam yakında.hemde yıldızlı" dedim,güldü.yanıma geldi elimi tuttu.nasıl oldu anlamadım omuzuna attım kolumu.bir dudak mesafesi kadarken aramız an meselesiydi öpüşmeler.ya o bana tecrubeyi tattıracaktı,yada ben ona acemiliği.ilk günkü halini.hakim olmadığım vucudum tenine yapıştı kadının.ellerim saçlarında,dudaklarımda çilek tadında bir ruj.ve buna tanıklık eden yerdeki halı.birazdan bir döl parçasıda oraya akacaktı.

inleyen nağmelerde beyoğlu yokuşlarını tırmanır gibiydim.pozisyonu bol ama golsüz karşılaşma devam ediyordu elektrikli sobanın önünde.yakıyordu çıplak vücudumu elleriyle.iki bacak arasında med cezirleri yaşıyordum.bir çekilip bir geliyordum.kadın ise bayram sabahındaki koyunlar gibi sermişti postunu yere.kesilmişti inlemeler nedense."iyimisin" dedim güldü,"devam delikanlı" dedi,bastım küfürü.volkanik dağlar gibi lav akıtıyordum 1 saatin sonunda.ne yalan söyliyeyim doymamıştım ona.kalktık giyindik.sigara içtik."rahatladınmı" dedi"."rahat ol dedim".karşıma geçti uzunca baktı.anlamaya çalışıyordum olanları.ayağa kalktı sigarayı küllüğe bastı,camları açtı,ses seda vermeden gitti.giderken kekinide aldı..hem güldüm hem sövdüm.tadına bakamadığım keki kalmıştı ona üzüldüm.camı kapattım,yatağı açtım, elbiselerimi koydum..ve ben ilk o gece milli oldum..kadın ise şuan dünya karmasında altın çağında..delikanlıdan saygılarla..

uğur köksal